12 Ağustos 2011 Cuma

Beklemeye Dair

  • Kızıl saçlarını savurarak günün koynundan saçlarına yıldız takmış gecenin ihtişamına kapılıp gitti güneş.
    Yokluk çoktan yelken açtı varlığın açık denizlerinde.
    Rüzgar sattı hakiki aşkları, ayrılık pazarında üç beş kuruşluk gidişlere.
    İhanet gölüne döndü şimdi yürekler katledilen binlerce sevgiyle.
    Ve gidişler kaldı geride bir de hiç bitmeyen bekleyişler.
    Kurak bir sevda mevsimi sonrası yaprak dökümü yaşıyor gözler.
    Hüzün dolu bakışlara ayrılık kalemi çekildiğinden beri hasret yağar yürekten boşalırcasına.
    Mahzun kalır sevdalar,bayram günü öksüz bir çocuğun buyun büküşü gibi.
    Bir ömürlük sevmelerden arta kalan anı sarar bedenleri.Gün çekerken ellerini dünyadan şehri aydınlatan yalancı lambalar daha da uzun gösterir yolları bekleyene inat.
    Tükenir gidenin döneceğine dair yanan umut ışıkları.
    Gidenin ardından kalan yürek; bir mezar taşını andırır.Öylesine sahipsiz, soğuk, kimsesiz ve donuk ...
    Gözyaşları sular bu mezarı ve üstünde yeşeren özlem tohumları.Fatihalar yerini çoktan elvedalara bırakmıştır her dem.
    Koskoca ömre sığmayan ayrılığı bir Allaha ısmarladık kelamına sıkıştırır giden.
    Sanki hiçbirşey yaşanmamış, yüreği ona atmamış bir yabancı edasıyla.Yarım kalmış bi nota, eksik kitap cümleleri,tamamlanmamış hayaler gibi kalır bekleyen.
    Beklemek korkutmaz unutma! Ama ya zaman geçince gelirse beklenen?Çünkü gidişler gibi zamansızdır dönüşler.
    Ya bundan sonra ... Geç olsada bekler mi beklendiği kadar geri dönen? İşte budur aslında bekleyeynin yüreğini inciten...

    Elmas Kılıç
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder